Bu çalışma, günümüz Türk şiirinin yaşayan seçkin isimleri arasında yer alan 111 şairden seçilen 111 şiiri, elzem bir ihtiyâcı karşılamak adına Osmanlı Türkçesiyle bir araya getirmektedir. Editörlüğünü Mehmet Şamil Baş'ın, çevirilerini Ayşenur Muslu'nun üstlendiği şiirlerin derlenmesine Rabia Gelincik emek verdi. Kâmûs-i Türkî sözlüğünün yaygın imlâsının tercih edildiği, kef çeşitlerinin ayrı ayrı işaretlerle gösterildiği; hem bir okuma kitabı hem de bir seçki özelliği taşıyan Şâirân dosyası, eski metinlerin
Two extraordinary people…
One is black, one is white…
One is man, one is woman…
One is not handicapped, one is handicapped…
One has motorcycle, one has wheelchair…
One is converted, one is born Muslim…
One is in Africa, one is in Europe…
Two witnesses… two inviters… two sufferers… two fighters… two devoted people… two
travelers… two chevaliers… two characters those have virtue of the prophet…
Two shining faces, two divine stories; to warn minds of each of us, to tremble hearts, to
revive souls…
I
Yazıları akademik çalışmalar kadar verimli ama verdiği haz şiir tadında ve akıcı. Ruhu olan bir kitap var karşımızda. Balkanlar romanına farklı bir bakış açısı sunacak ve bu kitaptan bir coğ-rafyayı sadece edebiyatıyla değil, gelenekleri, günlük yaşantısı, sosyolojisi ile de tanıma fırsatı verecek herkese.
Leyla Şerif Emin (Üsküp, Kuzey Makedonya)
Şehirler dinlemesini bilene kendini anlatır. Balkan Şehirleri ise insana roman tadında en edebi kelimeler olarak anlatır kendini. Balkan şehirlerinin roman kahr
Uçuyordum. Kanatlarım parıl parıl parlıyordu güneşte. Çamura bulanmış ayaklarıma aldırmadan tahta kapıdan çıkıp sokaklara koşuyordum. Gülnihal hayranlıkla bakıyor-du bana. Kim bilir belki de geçen bir kuş sanıyordu. Mustiş, eliyle beni işaret ediyordu.
“Şuna bakın!”
Onlar bana baktıkça ben daha da hızlanıyordum, kolumdaki yarayı unuttum çoktan.
“Çocukların yarası çabuk kabuk bağlar.”
Yarası dışarıdaysa elbette öyle olur, ya içerideyse, diyemiyordum. Bir anda güneş dağ-ların ardına saklanmak için uzakla
"Hayatlarımızı en çok mahvedenler, iznimizi almadan bizi çok sevenlerdir.
Ölümü evimizde değil ait olduğu yerde karşılayacağız. Zalimlerden kaçarak sürüngenler dünyasına
gömmeyeceğiz de vakti saati geldiğinde hakkıyla teslim edeceğiz ruhumuzu. Bizi kendi canımızla korkutarak canlarının istediği gibi bizimle oynayanlarla kesiyoruz göbek bağımızı. Hayatın en derin anlayışı olan ölümü, düşmana silah gibi teslim edip de ellerimizi havaya kaldıran bizleriz.
Şimdi aralıyoruz gözlerimizi, kalkıyor üzerimizden g
"- Sen buraların adamı değilsin Yusufhan. Genç kadının sesi masum bir hâl almıştı. Bu yumuşak,
çocuklaşan ses genç adamın içini anlayamadığı hislerle dolduruyordu. Yerinden kalkmak için doğrulan Yusufhan, kadına cevap vermek için bir an yüzüne baktı. Alev alev yanan gözleriyle karşı karşıya geldiğinde, bakışlarını kaçırmak zorunda kaldı. Sıcaktan ve nemden durulamaz hâle gelmişti içerisi. Zuhal Hanım'ın da yüzü kızarmış, al yanakları, iri dudakları daha bir belirginleşmişti.
Yusufhan bu bakışlar karşısı
Medeniyetlerin gerisinde kalan Atakent, Lale Devri ile başlayan medeniyet krizinin
önüne geçmek ister. Bunun için devrin önde gelen bilim adamları görevlendirilir ve
hazırladıkları raporda Atakent’e yakın beş adaya laboratuvarlar kurulması gerektiğine
karar verirler. Bilim ve sanat laboratuvarları kurulur ancak bu adalara seçilmek kolay
değildir. Özellikle Billur Adası Ses Laboratuvarı, Atakent’in koyduğu kurallar dışında
yeni kurallar koymuştur. Bunlardan biri soyaçekim bir diğeri ise duyum eşiği kuralıdır
Bu eser Allah Her Yüreğe Dokunur adlı eserin Osmanlı Türkçesiyle yazılmış hâlidir. Metinlerin
yazımında son dönem imlâsı yerine alanın önemli dilcilerinden Şemseddin Sâmî'nin Kâmûs-ı Türkî
sözlüğünün yaygın imlâsı tercih edilip eski metinlerin okunması ve anlaşılmasına âşinâlık
kazandırılmaya çalışılmıştır. Arabî, Fârisî ve Türkî kef çeşitleri de ayrı ayrı işaretlerle gösterilerek
okuyucunun okuma hızına katkı sağlamak hedeflenmiştir.
شاهین طوغمش قان سلویگل
طوقنور یورگە هر الله
أویكو
دیەبیلەجگمز "دونمی اوست
‘Sıradan Bir Gün’ Kitabı (112 sayfa) Bu kitap bir yaşayamama kılavuzudur. Yaşamın nasıl yaşayamadığımıza göre şekillendiğine inanan birisi olarak, kimi bizden önce yaşayamamış olan kimi de bizimle aynı çağda yaşayamamaya devam eden düşünür ve yazarların izdüşümünde bir yaşayamama öyküsüdür diyebilirim elinizdeki kitap için. Çoğumuzun yaşamı hep bir şeyler olmasının kenarında geçer, hatta olmaması o kadar yavaştır ki, oluyor zannederiz. Goethe’nin ifadesiyle o an gidecek bir yerimiz/ yaşayacak bir şeyimiz ol
Yapamıyorum. Hep eksik kalıyor!"
Sesi duvarda yankılandı. O an karısının dedikleri geldi aklına yarım yamalak bir şekilde.
"Bazen eksikken daha kıymetlidir çoğu şey" böyle demişti galiba. Ya da buna benzer bir şeydi. Bir vardı. Kocaman, içi boş, soğuk ve tutkusuz bir "bir" vardı. Ama bir yoktu aslında. Elde kalan sadece hiçliklerdi. Vakitlerden bir hayal, diyarlardan bir karanlık...
Yarım kalmışlardan, eksikliklerden, hafızanın yitirilişinden doğan bir roman NİM. Ancak tüm bunların yanında; umudun
Aslolan, arzulanan, beklenen, Gökyüzünden haberdar oluşundan, vefatına kadar elli yıl, bir büyük
dâvânın mücadelesini vermiş, hapishânelere girmiş çıkmış, çilesini çekmiş, yüz ciltten fazla eser
kaleme almış, otuzbeş yıl, dâvâsının bayrağı olan Büyük Doğu dergisine emek vermiş bir fikir adamını
sevindirecek olan, Çilesine dost olanların çokluğudur.
Ömründe asla ümitsizliğe düşmemiş, aksine, çevresine, gönüldaşlarına, öncülük ettiği gençliğe zor
zamanlarda hep ümit aşılamış olan Üstad, vefâtına yakın bir zam
“Vücudumuzun kişisel verileri DNA’mızda saklı. Tamamı olmasa da verilerimiz kısmi olarak çocuklarımıza ya da kan bağı olan yakınlarımıza aktarılıyor. Peki, yaşantımızın birikimleri, deneyimleri olan ve insan olarak tadabileceğimiz mutluluklar, üzüntüler, mahremiyet gibi tüm kişisel eşyalarımız nerede? Kimlerin elinde? Anılarımız, ses kayıt-ları, bulunduğumuz yerler, konum haritamız, beğenilerimiz, yorumlarımız, harcamala-rımız, hatta kişisel ve mahrem olduğunu dahi unuttuğumuz tüm her şeyimiz; yani ‘biz’ ne
"Beni bırak. Var git yoluna. Ben, çift ‘a'lı tek tabanca bir Gangasterim. Ve şimdi canlı yayınla da bir cinayeti anlatmak üzereyim... Cherina; gece mavisi gözlerime, parlak siyah saçlarıma, boyuma posuma, rahat ve fiyakalı kıyafetime toptan bir bakış attıktan sonra, çok şakacısın diyor... Hello again!"
"İç âlemimizde geçen her çirkin düşünceyi, her uçuk hayali, her alçak tutkuyu ve her sinsi beklentiyi, bilinçaltı adıyla insana zimmetliyorlar.
Oysa insan, içindeki sayısız iyilik ile sayısız kötülüğün sava
Sıradışı bir Diyanet görevlisinin hatırâtı
Bir gönül adamının penceresinden görünen dünya. Çilenin, mücadelenin, hayat kavgasının,
bilmeye duyulan açlığın, kitapların, güzel dostların, sonsuz sohbetlerin, vefanın, ahlakın hayata asıl değerini kazandıran birer cevher olduğunun ispatı bir ömür. Davut Özgül, Bir İnsan Biriktirdim isimli hatıratında okurlarını derin bir hayat tecrübesine tanıklığa çağırıyor.
Alusi 1851de Bağdattan İstanbula geldikten sonra Çengelköyden İstanbula bakarak;
Gözlerimizin dudakları
Bu eser Gülendamın Renkleri adlı eserin Osmanlı Türkçesiyle yazılmış hâlidir. Metinlerin yazımında
son dönem imlâsı yerine alanın önemli dilcilerinden Şemseddin Sâmî'nin Kâmûs-ı Türkî sözlüğünün
yaygın imlâsı tercih edilip eski metinlerin okunması ve anlaşılmasına âşinâlık kazandırılmaya
çalışılmıştır. Arabî, Fârisî ve Türkî kef çeşitleri de ayrı ayrı işaretlerle gösterilerek okuyucunun okuma
hızına katkı sağlamak hedeflenmiştir.
شاهین طوغمش قان سلویگل
رنكلری اندامڭ گل
أویكو
أورنە شعرلی بر رنگارنك ،گوزللكلر
Dört arkadaştı onlar; henüz kendi renklerini dahi bilmeyen.
İklimleri aynı, kimyaları farklı dört yoldaştı onlar.
Ve dört yapraklı bir yonca; bütünün parçalarını teşkil eden.
Nihayetinde dört razdı onlar; her biri gizli sırrıyla bir diğerini inşa eden.
Neva, Zalmon, Amiti ve Semin'in olgunlaşmasının, filizlenmesinin hikayesi RAZ. Ancak insanların dünyasından değil başka bir dünyadan sesleniyor bu dört arkadaş ve çiçeklenmenin, dal budak saçmanın çileli yolculuğuna davet ediyor okurlarını.
Zamanın büyüsünü,
Masallara öylesine meftunuz ki gece gündüz onları dinliyoruz, hepsinin de bir sonu var ama mutluluk ya da kederden değil bitişleri, bizim için cazibeleri kalmadığında sanki hiç olmamışlar gibi yokluğa karışıp giderler… Gelgelelim hiçbir masaldan sonra kendi dünyamızın hoyrat gerçekliğine dönmeyiz. Biri bitmişse bizim için kalkıp yeni bir masalın yörüngesine gireriz. Peki, o vakit hangi ara kendi hayatımızı yaşıyoruz? Bize hiç teşrif etmeden bizden geçip giden hayatımızı zaten yaşayamayız ama kendimizin de
Mayınlı arazinin ardından, dikenli tellerle çevrili bölgeye ulaşmaktan başka bir şey değildi, basın mensuplarının yolculuğu. Haberi yakalayıp halka sunmaktan, söyleyecek sözü olanların kitlelere ulaşabilmesine kadar uzun bir maraton koşusu. Darbelerden sansüre, işsizlikten ayak oyunlarına, boğaz tokluğuna çalışmaktan kurtuluşa uzanan soluksuz, gecesi gündüzü belli olmayan bir macera.
Ve yılların içinden geçerek bu macerada kalmayı başaran her bir basın mensubu diğerlerinin de geçtiği mayınlı yolu yürüdü, d
İnsan sevmeye başladığında pek çok şeyi göze almış oluyor. Acıyı, ölümü̈, gurbeti; daha beteri de ayrılığı kucaklayıp basıyor bağrına. Sevmek örselenmeyi, yaralanmayı kabul etmek; yara açacak birine peşinen rıza göstermek demek. Aşk "ben"den fazla sevilesi bir "sen" bulmak, ceht ve gayretle ona tutunmak demek. Belki de çoktan vuslata ermiş, belki de sevdanın rengine boyanmışızdır.
Acıyla, ölümle, gurbetle yoğrulmuş bir tarihin; insanların yaprak gibi döküldüğü bir "güzün" ortasında aşka ve umuda çağırıyor
Her alandaki değişimin kristalleştiği yer insan. Ama onun kilidini ancak o isterse açarsınız, bazen o istese de çilingir ustalığı gerektirir yine de, bazen kapıyı tıklattığınızla kalır eli boş dönersiniz, bazen açık kapıdan buyur edilirsiniz. Her durumda, değişenin ve değişmeyenin peşinde ille de eşref-i mahlûkat-ı ararsınız.
Kendimce altın oranım şu, kendime söylediğim: Bütün kahramanlarını özgür bırakıp hepsine eşit mesafeden bakabilen bir roman yazarı kadar iyi niyetli, iyi huylu, sabırlı ve geniş gönü
Toplam 349 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.